29 Kasım 2013 Cuma

HİKİKOMORİ ( Japon Milletinin Hastalığı )


( Castaway on the Moon filminden bir hikikomori karakteri )

Hikikomori, Japonya kökenli bir çeşit sosyo-psikolojik hastalıktır. Japonca'da "Elini ayağını çekmek, geri çekilmek" anlamına gelen bu sözcük, yaşamdan elini ayağını çekip temel ihtiyaçlar dışındaki tüm zamanını odasının içinde geçirenleri ifade etmektedir. Japonya'da 1 milyon'dan fazla kişide olduğu düşünülen hastalığa genellikle erkekler yakalanıyormuş.


Bu hastalığı Japon psikiyatr Tamaki Saito keşfetmiş. Bu hastalığın tek sebebin sanıldığı gibi bilgisayar veya internet olmadığını düşünmekteymiş. Çünkü hikikomoriler manga, çizgi-roman okuyarak veya animeler izleyerek, müzik dinleyerek de zamanlarını öldürebiliyorlarmış.

Hastalığın ilk safhalarında bu kişilerde uyumsuzluk, sosyal aktivitede bulunmama, arkadaş edinmeme, okula gitmeme gibi davranışlar başlıyor. Arkadaşları arasında ilgi görmeyen hikikomoriler kendilerini odalarına kapatıp, internette, sanal ortamlarda kendilerini istedikleri gibi tanıtarak ve oyunlarda hayal ettikleri gibi yaşayarak hayata bağlanmaya çalışıyorlar. Bilgisayarları kendi dünyaları yapan bu kişiler odadan çok az bir süreliğine banyo yapmak, (bazen de) tuvaletlerini yapmak için çıkıyorlar. Yemekleri ise anneleri getirdiği zaman ancak yiyorlar. Son zamanlarda Japonya'da ki odalarda ölen çocukların veya intiharların çoğu bunlardan kaynaklanmaktadır.

Genellikle ortaokul dönemlerinde başlayan bu hastalığın genel sebepleri arasında okuldan dışlanma, sevgilisinden ayrılma, aileden ilgi görmeme gibi olaylar var. Ayrıca Japon kültüründeki yalnızlığı çekici gösteren eserler, okuldaki derslerin ağırlığı, iş yaşantısındaki baskılar bunları oldukça tetikliyormuş. Hikikomorilerin genelde orta sınıf ailelerden oluşması da babaların genelde işte olması ve annenin de çocuğa çok iyimser yaklaşmasından kaynaklanıyor.

Annelerin bu kadar iyimser yaklaşması hikikomorilerin tespitini zorlaştırıyor. Çünkü birçok anne, çocuğunun hasta olduğunu kabul etmiyor. Hastalar da zaten tedaviyi kabul etmiyormuş. O kadar ki anneleri bu kişilere 40 - 50 yaşına kadar bakabiliyormuş.

( Tsutomu Miyazaki )

Ne kadar sadece kendilerine zararı varmış gibi gözükse de aslında o kadar masum değiller. Bu hastaların çoğu zamanla normal insan davranışlarını bırakıp çevrelerine zarar vermeye de başlıyor. Dışarıya çıkıp hiç bir şey yokmuş gibi çocuklara cinsel istismarda bulunabiliyorlar. Bunlar çocuk kaçırma veya adam öldürmeye kadar gidebiliyor.  Bunların en ünlüsü de 2008'de idam edilen, 4 kız çocuğu katili Tsutomu Miyazaki'dir.

Sevil Atasoy Bu Yazısında Hikikomorileri Daha Detaylı Olarak Anlatmış.



2 yorum:

  1. Bu konu hakkında yakın zamanda çıkmış olan Outbreak Company adlı animeyi şiddetle tavsiye ederim. Hikikomorilerin psikolojilerine ve fantazilerindeki bulunmak istedikleri yere ait metaforik atımlarda bulunmuşlar. Yani demem o ki anime, bir hikikomoriye sorulacak "burada olmasaydın nerede olmak isterdin?" sorusunun cevabı olarak düzenlenmiş.

    YanıtlaSil
  2. Kisinin sosyal ortamda uyum saglayamamasi bunun sonucunda toplum tarafindan yalniz kalmis gibi hissetmesi. ancak hicbir insan toplumdan ayri yasayamayacagi icin kendine sanal ortamda bir kisilik yaratiyor.gunumuzde gelismis ulkelerin en buyuk hastaligidir

    YanıtlaSil

Teşekkürler